Anektodlar

5 Haziran 2019 Çarşamba

İssos Savaşı ve İskender Mozaiği



Perslerin, Batı Anadolu'daki Yunan kentlerini, Boğazları ve Trakya’yı ele geçirip, Makedonya Krallığı’nı bağımlı bir devlet durumuna getirerek Yunanistan içlerine kadar ilerlemesinin intikamını alarak Pers İmparatorluğunu ortadan kaldırmak ve Asya'nın fatihi olmak amacıyla Persler üzerine sefere çıkan Makedonya Kralı İskender, Batı Anadolu’da Granikos savaşında Perslere karşı galip gelerek kısa sürede tüm Anadolu'ya hakim olmuştu. İskender’in, Perslerin kalbine doğru ilerlemesi üzerine Babil'de İskender'e karşı dev bir ordu toplayan Pers İmparatoru III. Dareios harekete geçmişti. Dareios'un ordusu ağır ağır ilerlemeye başlamıştı. En ön sırada, ritüeller sırasında ilahiler söyleyen Pers adak uzmanı büyücüler yürüyordu. Gümüş sunaklar üzerinde yaktıkları kutsal ateş, Perslerin ölümsüzlükleri ve üstünlüklerini sembolize ediyordu. Başlarına keçeden yapılmış yüksek başlıklar takıyorlardı nefeslerinin yanmakta olan ateşin kutsallığını kirletmemesi için bu başlıkların ağızlarını örten parçalarıyla ağızlarını kapatıyorlardı. Onları kan kırmızı pelerinleriyle soylu delikanlılar izliyordu. Arkasından parıldayan koşu takımlarıyla bezenmiş sekiz atın çektiği, Pers tanrısı Ahura Mazda'nın kutsal savaş arabası ilerliyordu. Hiçbir ölümlü onun arabasına binemediğinden, dizginleri tutan sürücü arabanın peşi sıra yürüyordu. Biraz ardından güneşe adanmış, olağanüstü büyüklükte bir aygır ve bembeyaz giysiler içindeki süvarilerin bindiği on at geliyordu. Daha ilerde, başlarındaki miğferleri, dizlik ve zırhları güneşten parlayan ağır zırhla donanmış süvariler geliyordu. Arkalarından mızraklarının uç kısmında elma şeklinde altından yapılmış denge ağırlıkları bulunduğu için "elma taşıyıcılar" olarak bilinen seçkin Pers birlikleri geliyordu. Elma taşıyıcıları, yine gösterişte onları gölgede bırakmayan 15 bin kişilik kralın akrabaları izliyordu. Sırada, altın gerdanlıklar takmış, altın sırmalar ve değerli taşlarla işlenmiş tunikler giyinmiş yürüyen 10 bin asker vardı. Hiç bir ordu böylesine muhteşem bir güzellikle donatılamazdı. En son herkesten yüksekte kalan, her iki yanı da tanrıların altın ve gümüş kabartmalarıyla süslenmiş savaş arabasının üzerinde Dareios geliyordu. Beline kuşandığı altın kemere, kabzasın kıymetli taşlarla bezeli hançerini kuşanmış, başında ise beyaz altın ve lacivert taşlarla süslenmiş tacı vardı. Bütün ülkelerin ve Ahamenişlerin hükümdarı, Ahura Mazda'nın yardımıyla görkemli bir biçimde muharebe meydanına ilerliyordu. Dareios'u gümüş kaplamalı ve altın uçlu mızraklar taşıyan 10 bin mızrakçı ve soylu akrabalarından 200 süvari, 400 atlı ve 30 bin asker izliyordu. Antik kaynaklarda Pers ordusunun mevcudunun 500.000’i aştığı yazar. Günümüz tarihçilerine göre ise bu rakam 100-150 bin arasındadır. İşte bu büyük ordu 333 yılının Eylül ayında, Kilikya ve Suriye sınırında, Asi Nehri dolaylarındaki Sochoi şehrine ulaştı ve burada kamp kurdu. Bu bölgede, 100 bin kişilik bir orduya bile yetecek kadar su ve özellikle bereketli ekin tarlaları vardı. İskender'in önde gelen generallerinden Parmenion da Makedon ordusunun ağırlığını oluşturan kısmını Kilikya'nın doğusunda konuşlandırmıştı. İki ordu arasında sadece bir dağ sırtı bulunuyordu. Ancak Perslerin süvari üstünlüğünün, Sochoi düzlüğünde büyük avantaj sağlayacak olması ve bu durum Makedon ordusunu çember içine almalarını kolaylaştırıcı bir etmen olması, Makedonlar için riskli bir durum ortaya çıkarmaktaydı. Ancak Parmenion, çözüm bulmakta gecikmedi. Parmenion, birliklerini dağların denize kadar uzandığı İssos liman şehrinin güneyinde dağlık kıyı şeridinde konuşlandırarak daha önce Perslerin süvari üstünlüğünden kaynaklanan tedirginliği gidermiş oldu. Bu sırada Dareios beklenmedik bir yöne doğru harekete geçti. Kulağına gelen haberlerden Makedon ordusunun dağ sırtının arkasına konuşlanmadığı ayrıca İskender'in daha batıda olduğunu öğrenmişti. Bir Babil tableti Dareios'un ilerleyişinin başlangıç tarihine ışık tutar. Gökbilim Güncesi olarak bilinen kaynaktaki 333 yılına ait verilerde 27 Ekim tarihindeki güneş tutulması tahmini için "gerçekleşmedi" denmekteydi. O devirlerde bu durum astronomi hatası değil hayırlı bir alamet addediliyordu. Doğal olarak ta Dareios ta bu alameti harekete geçmesi için bir sakınca olmadığı yönünde yorumlamıştı. Ekim ayının son günlerinde harekete geçen Pers ordusu, Kasım ayının birinci günü kuzeydeki dağlık bölgeye ulaşmıştı. Aynı anda İskender de dağların batısındaki sahil yolundan güneye inerek harekete geçmişti. İskender, Dareios'un Sochoi de değil İssos'ta olduğunu öğrenince çok şaşırdı. İskender, Dareios’un böylesine büyük bir stratejik hata yaparak o muazzam ordusunu Kilikya’nın daracık vadilerine sokacağını aklından bile geçirmemişti. Ağır hareket edebilecek Pers ordusunu bu bölgede yenmeleri çok daha kolay olacaktı. İskender ve Parmenion'un ordusu vakit yitirmeden kıyı şeridini izleyerek kuzeye doğru ilerlediler. İki ordu İskenderun körfezine dökülen Pinaros Çayı’nın (bugün Deliçay) yakınlarında karşılaştı.Ertesi gün 6 yada 7 Kasım'da başlayan çarpışma antik çağın en kanlı muharebelerinden biri olarak tarihe geçti. Dareios’un mevcudu 100.000’i aşan heybetli ordusu İssos düzlüğüne sığacak gibi değildi. Dağlar ve deniz arasında kalan küçük bir alan olmasıyla burası, çok sayıda olan Pers askerinin yayılması için ideal bir yer değildi. Alanın darlığından dolayı Pers ordusunun büyük bölümü yürüyüş kolları halinde cephe gerisinde bırakılmış, gerekmesi durumunda ileri sürülmek üzere hazır bekliyorlardı. Bu muazzam gücün karşısında ise 35.000 piyade ve 6.000 kadar süvariden oluşan ancak Büyük İskender’in stratejik dehası ile devleşecek bir Makedon ordusu bulunuyordu.



Makedon saldırısı, her zaman olduğu gibi yine süvari birliklerinin başında bulunan İskender tarafından başlatıldı. Burada seçkin Pers süvari ve piyadeleri ile kıyasıya bir çarpışma devam ederken, Makedonya cephesi merkezindeki kıtalar Pers baskısı altında kalmışlar Pers ordusundaki paralı askerler bu gedikten sızarak Makedonya ordusu merkezini tehdit ediyorlardı.Makedonya sol kanadındaki durum da bundan iyi değildi. Sağ kanatta İskender’in üstünlüğüne karşı, merkez ve sol kanatta Pers baskısı şiddetlenmiş, meydan savaşı kritik durum almıştı. Bu pek tehlikeli zamanda İskender, Pers sol kanadı üzerindeki baskısını arttırdı. Yarım sola kıvrılarak Pers Kralı Darius’un bulunduğu hattın gerisine doğru saldırdı. Atının üstünde en önde dövüşüyor, Makedonya süvarilerini de coşturuyordu. Bu zor durumda kalan Makedon ordusunu rahatlatmış yeniden toparlanmasını sağlamış ve yeniden ilerlemeye başlamışlardı. Bu esnada İskender bacağından yaralanmıştı ancak Pers paralı askerleri birer birer can veriyordu. Savaşçı kişiliğinde övgüyle söz edilen Pers Oksyatres, Dareios'un kardeşlerinden biriydi. İskender'in atını Dareios'un üzerine sürdüğünü görünce en usta süvarileri ile İskender ve yanındakilerin peşine düştü. Dareios'un savaş arabasının tam önünde çarpışmaya başladı ve bir çok Makedon askerini öldürdü. Ama İskender'in yanındakiler çok daha ustaca dövüşüyorlardı ve çok geçmeden Dareios'un savaş arabasının etrafında ceset yığınları yükselmeye başladı. Bir anlığına iki kral birbirlerinin gözlerinin içine bakakaldı. Savaş, İskender'in komutasındaki süvariler ile direkt büyük kral Dareios'un at arabasına saldırı düzenlemesi ve Dareios'un paniğe kapılarak kaçması ile Makedon zaferiyle sonuçlanmıştı. Sayısal olarak çok fazla olan süvarisini, kolayca manevra yapamayacağı engebeli bir araziye hapsederek, mızrak ve ok atışlarının da etkisini azaltması Dareios’un ölümcül hatası olmuştur. Daha büyük bir hata yapacak ve savaşı kazanan taraf belli değilken savaş alanından kaçacaktı.Toplamda İskender'in ordusu 5 bin ölü vermişti. Bu sayı mevcut birliklerin onda biri kadardı. Zafer ağır kayıplar verilerek elde edilebilmişti. Bir Ahameniş hükümdarı, ilk defa ordularına bizzat kumanda ettiği bir savaşta yenilmişti. Dareios o kadar hızlı kaçmıştı ki annesi, karısı ve çocuklarını geride bırakmıştı. Dareios'un ardında bıraktıkları arasında çok değerli altın kakmalı bir sandık vardı. Bunu İskender'in huzuruna getirdiklerinde İskender arkadaşlarına bu sandığın içine konulmayı hak eden en kıymetli şeyin ne olduğunu sordu. Yaptıkları önerileri dinledikten sonra, bu sandıkta her zaman yastığının altında hançeri ile birlikte sakladığı "İlyada"'yı saklayacağını söyledi. İskender galip geldiği yerde Aleksandretta yani bu günkü İskenderun şehrini kurduktan sonra Fenike kıyılarına doğru ilerleyip Tyros, Gazze ve Kudüs'ü ele geçirdikten sonra Ra'nın oğlu olarak karşılandığı Mısır'a girdi. İşte savaşın sonundaki İskender' ve Dareios'un karşı karşıya gelmesi ve Dareios'un panik içinde kaçmaya başladığı bu sahne Pompei'de bulunan ünlü mozaikte resmedilmiştir. İskender ve Dareios'un mücadelesini konu alan bu sanat eseri M.Ö. 310 dolaylarında Philoxenos isimli Yunan pano ressamının yaptığı, pano resminin, M.Ö.1. yüzyılda roma döneminde yapıldığı sanılan mozaik kopyasıdır. Bu mozaik 24 Ekim 1831 yılında Pompei’de “Casa del Fauno”da (Faun Evi) bulunmuştur. 1843 yılında bulunduğu yerden Napoli’ye taşınarak Museo Archeologico Nazionale’de restore edilmiş ve bir duvara yerleştirilmiştir. Motif, malzeme, ölçü ve renk olarak bire bir benzer kopyası Scuola Bottega del Mosaico di Ravenna tarafından üretilmiş olup, günümüzde Pompei’de sergilenmektedir.


İskender

Dareios

5,82 x 3,13 metre boyutlarındaki mozaik pano tessera adı verilen yaklaşık 1,5 milyon adet küçük renkli kübik taşlar ile opus vermiculatum tekniğinde imal edilmiştir. Sol tarafta meşhur Bukephalos isimli atının üzerinde Büyük İskender, sağ elinde tuttuğu mızrağı önündeki bir Pers askerine saplarken betimlenmiştir. Resim alanının ortasında ise cepheden olacak şekilde bir quadriga (dört atlı araba) üzerinde milli giysileri içerisinde Pers kralı III. Darius yer alır. Tarih bilimi adına büyük şanstır ki bu mozaik İskender'in gerçekçi bir portresini içerir.

Hiç yorum yok:

Anadolu'da Klasik Türk Edebiyatının Doğuşu

İran saraylarında gelişmiş klasik yüksek kültür mirası, Anadolu'da Konya Selçuklu sarayından sonra  Uc Türkmen beyliklerinde örnek al...