Anektodlar

1 Temmuz 2018 Pazar

Türkiye Adının Tarihi



Bu gün Türkiye Cumhuriyetinin yer aldığı coğrafya için Türkiye tabirinin kullanılması ve bu tabirin Avrupa dillerinde yerini alması, Hristiyan dünyanın 11. ve 12. yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında karşılarında kendilerine direnen güç olarak Türk beyleri ve onların etrafında teşkilatlanmış siyasi oluşumları bulmasıyla başlayan bir süreçtir. Türkiye, Anadolu’yu ifade eden bir ülke adı olarak Avrupa kaynaklarında ilk kez,  II. Haçlı seferi kaynaklarından Fransız yazar Odo de Deuil’in 1150’li yıllarda kaleme aldığı kayıtlarında kullanılmıştır. 1190 yılındaki III. Haçlı Seferinin anlatıldığı kayıtlarda da Selçukluların hakimiyeti altındaki Anadolu coğrafyası "Turchia" olarak adlandırılmıştır. Guilaume de Tyr Anadolu'dan geçip Kudüs'e ulaşmak isterken 1190 yılında Tarsus Çayında boğulan Alman Kralı Friedrich Barbarossa öncülüğündeki III. Haçlı Seferini anlatırken Selçukluların egemenliği altındaki ülkeyi İtalyanca "Turchia" diye adlandırmıştır.  Almanca'da Türkiye adının kullanıldığı ilk metin ise bir şiirdir. Bavyeralı şair aynı zamanda şövalye  Tannhauser, II. Friedrich'in 1228 yılındaki Haçlı Seferine katılmış, bu coğrafyayı "Turkie" olarak adlandırmıştır. Papa tarafından Moğollara elçi olarak gönderilen Rahip Ascelin’e refakat ederek Baycu Noyan’ı ziyaret eden Dominiken keşiş Simon de St. Quentin'in 1245-1248 yıllarındaki anılarını içeren seyahatnamede "Türkiye Krallığı" olarak bahsettiği Anadolu Selçuklu Sultanlığının doğu sınırlarını, Silvan’a kadar uzatılıyor ve Sivas, Erzurum ile Malatya gibi kentleri de "Türkiye Krallığı" içinde zikrediliyordu. Papa IX. Gregorius tarafından Moğol hükümdarı Kubilay Han'a gönderilecek mektubu ulaştırılmak için görevlendirilen Marco Polo ise bu uzun yolculuğu anlattığı ünlü seyahatnamesinde 1279  yılında Konstantinopolis ve Anadolu'dan geçerken Anadolu'dan "Turkomannia" olarak bahseder.

13. yüzyılın sonundan itibaren Batı Anadolu'nun, Selçuklulara bağlı uç beyleri tarafından fethedilmesinden ve Moğol-İlhanlı idaresinin 1308'de Selçuklu hakimiyetine son vermesinden sonra Türkiye adının, Batı Anadolu'daki bağımsız devletçikler olarak teşkilatlanan Türk beyliklerinin bulunduğu saha için kullanılmaya başlandığı görülür. Gerçekten de 14. yüzyılın başından itibaren Batı Anadolu ve Ege sahillerinin neredeyse tamamının Türkiye olarak anıldığı İtalyan ticaret belgelerinden tespit edilebilmektedir. Fransisken rahip Pascal’ın 1338’deki seyahatine ilişkin raporda Pascal, gemiyle seyahatini tasvir ederken solunda Yunanistan’a nispetle Sclavonia’nın sağında Türkiye’nin uzandığından bahseder ve ancak Pera’ya ayak bastığında Grekya’ya geldiğine değinir. 1348’de hac ziyaretini gerçekleştiren Sudheimli Ludolph ise Batı Anadolu kıyılarından başladığını ifade ettiği Asya’nın Türkiye olarak anıldığından bahseder.

Batı Anadolu'daki bu Türk beyliklerinin en güçlüsü olarak ortaya çıkan Osmanlıların, Anadolu'daki diğer Türk beyliklerini birer birer kendi bünyesine katmasından sonra 15. yüzyılından itibaren artık Venedikliler, Türkiye tabirini Osmanlı hâkimiyeti altındaki Anadolu için kullanırlar. 1438’de Osmanlılara karşı bir Haçlı Seferi oluşturmak için Roma’daki üst düzey din çevrelerine hitap eden bir mektup kaleme almış olan Katolik rahip Bartholomaeus de Jano, Hıristiyanlığın kutsal Yedi Kilisesi olan Ephesos(Efes), Smyrna(İzmir), Pergamon(Bergama), Sardes(Salihli), Philadelphia(Alaşehir), Laodikeia(Denizli), Thyateira(Akhisar)'ın bulunduğu bölgenin artık Türkiye olarak anıldığından bahsederek sızlanır.

16. yüzyılda Budapeşte'den Bağdat'a, Kahire'den Kırım'a, Tunus'tan Kudüs ve Şam'a, Kafkasya'dan Mekke ve Medine'ye uzanan son derece kozmopolit ve çok uluslu bir yapıya sahip, İrani ve İslami devlet geleneğinin yanı sıra Roma'nın mirasçısı olma iddiasını taşıyan bir İmparatorluk haline gelen Osmanlı İmparatorluğu da Avrupa kaynakları ve haritalarında,  Latince "İmperium Turcicum", İngilizce "Turkish Empire", Almanca "Türkisches Reich", Fransızca "Empire Turc" yada  basitçe "Turkey", "Turkei" ve "La Turquie" olarak ifade edilmiştir. 20. yüzyılın başında I. Dünya Savaşının ardından Osmanlı İmparatorluğunun fiilen çöküşüyle birlikte Anadolu'da başlayan milli mücadele esnasında Ankara'da meclisin açılmasıyla birlikte hükumetinin 20 Ocak 1921'de kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile Anadolu'da yeni ortaya çıkmakta olan siyasi oluşum için  "Türkiye Devleti" tabiri kullanılır. İşte Türkiye tabirinin  içinde bulunduğumuz coğrafyayı ifade etmek için kullanılışının yaklaşık 1000 yıllık hikayesi bu şekildedir.

Hiç yorum yok:

Anadolu'da Klasik Türk Edebiyatının Doğuşu

İran saraylarında gelişmiş klasik yüksek kültür mirası, Anadolu'da Konya Selçuklu sarayından sonra  Uc Türkmen beyliklerinde örnek al...