Anektodlar

1 Ocak 2021 Cuma

Dünyanın En Zengin Dili Nasıl Oluştu ?

Dünyanın en büyük dijital sözlüğü Wikipedia, 2019 yılında yeryüzünde konuşulan dillerin kelime hazinelerini araştıran bir veri yayınlamıştı. Binlerce dil arasında yapılan araştırmaya göre, dünyanın en zengin dili, 6 milyon 96 bin 983 kelimeyle İngilizce olarak belirlenmişti. Zenginliğinin yanı sıra 20. yüzyılda dünyanın en etkili dili konumuna ulaşan ve içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda da şu ana kadar bu durumunu koruyan İngilizcenin, bu konuma ulaşması, yüzyıllar boyunca oluşan bir birikimin neticesi olduğu aşikar. İngilizcenin atası olan Anglosaksonca bir Cermen kabile diliydi. Anglosaksonlar, 5. yüzyıldan itibaren Romalıların Britannia olarak isimlendirdiği adayı istila eden bir Cermen halkıdır. Anglus halkının kökeni bu gün kuzey Almanya'da yer alan tarihi Angul (modern Angeln) bölgesine dayanır. İngiltere ve İngiliz sözcüklerinin kökeni Anglus sözcüğüne dayanır. Saksonlar ise yine Almanya'nın kuzeyinde yer alan Saksonya bölgesinde yaşamış bir Cermen kabilesidir. Angullar ile birleşerek Anglosaksonları oluşturmuşlardır. Günümüzde hala, kendilerini Britanya'nın yerlilerinden sayan İskoçlar, İngilizler'e argoda Saksonyalı anlamına gelen "Sassenach" demektedirler.

Bugün İngilizcede varolan bağlaç edat ve artikellerin eski Cermenceden geldiği bilinmektedir. İngilizcenin kökeni hususunda genel olarak ifade edilen “İngilizce Almanca kökenlidir” yargısının tam olarak doğru olmadığını da belirtmek gerekir. Cermen dillerinden olması nedeniyle Almanca ile ortak bir kökenden geldiği doğrudur. Ancak İngilizce hangi dilden türemiştir sorusunun yanıtı Almanca değildir.  Bu yargı, İngilizcenin gelişim sürecini aşırı basitleştiren bir ifadedir. 

Günümüzde anadili İngilizce olanlar bu Eski İngilizceyi anlamakta büyük zorluk çekerler. Bununla birlikte, Modern İngilizcede en yaygın şekilde kullanılan kelimelerin yarısının kökeni Anglosaksonca olarak bilinen Eski İngilizcedendir. Eski İngilizce, Cermenik özgün yapısını aşağı yukarı 10. ve 11. yüzyıllara kadar korumuştur. Bu yüzyıllardan itibaren İngiltere'nin ve tabi ki İngilizcenin başından üç önemli olay geçmiştir. Birincisi 9. ve 11. yüzyıllar arasındaki Viking istilasıdır. 11. yüzyılın başında Danimarka Kralı Büyük Knud, Britanya adasını tamamen ele geçirir. Vikinglerin, Britanya'yı istila ettiği 9. yüzyıl ile 11. yüzyıllar arasında ada nüfusunun neredeyse üçte biri Nordik yani Norveç ve Danimarka'dan göçenlerden oluşur hale gelir. Bunların konuştuğu dil olan Norsça ile Eski İngilizce birbirine çok yakın iki dildi. Ancak bir takım ses farkları vardı. Aralarındaki en büyük fark ise gramer açısındandı. İkisinin de ekleri çok farklıdır. Viking istilasından sonra adada Anglosaksonların ve Nordiklerin ortak olarak konuştukları bir lingua franca yani ortak dil oluşmuştu. Eklerin ortadan kalkması bu iki lehçenin birbirine karışmasıyla olmuştur. Örneğin günümüzde İngilizcede o dönemden kalan ikilikler çok vardır. Bu gün İngilizcede "shirt" ve "skirt diye iki sözcük vardır.  "shirt" gömlek "skirt" etek anlamını kazanmıştır.  Halbuki her ikisi de kesilmiş kumaş demektir. Biri Norsça diğeri Anglosaksoncadır. Anglosaksoncada "sh" olan ses İskandinav dillerinde "sk" olur. Günlük yaşantıda en sık kullanılan “egg”, “husband”, “skin” ve “sky” gibi sözcükler İskandinav dillerinden bu dönemde İngilizce’ye geçmiştir. 

İngilizcenin başından geçen ikinci olay ise 11. yüzyıldaki Norman istilasıdır. Fransa'nın kuzeyinde yaşayan Normanlar, Hastings Savaşından sonra1066 yılında Norman dükü William komutasında adayı istila ettiler. Normanların egemenliği İngiltere tarihini, kültürünü ve dilini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Adadaki eski İngiliz aristokrasisinin neredeyse tamamı ortadan kalkmış, yerel yönetici sınıflar tamamen silinerek yerine Fransızca konuşan yabancı bir monarşi, yeni bir ruhban sınıfı ve aristokrasi gelmiştir. 1086 yılı itibarıyla İngiliz topraklarının sadece %5'i İngiliz derebeylerinin elinde kalmıştır. İngiliz asiller zamanla yönetici konumlarının yanı sıra kilise bünyesindeki mevkilerini de Normanlara kaybetmiştir. 1096 yılına gelindiğinde kilise bünyesinde hiçbir İngiliz kökenli piskopos kalmamış İngiltere'deki katolik kilisesi üzerindeki denetim Normanlara geçmiştir. Bu durum öyle bir hal alır ki Fransızca konuşanlar, Anglosaksonca konuşanlardan daha elit bir hale gelir. Yaklaşık 200 yıl süren bu dönem boyunca egemen dil, kültür dili mahkeme ve idare dili Fransızca idi. Bu nedenle İngilizcenin kelime hazinesinin yarısı Fransızcadan aktarılmıştır. Şöyle örnekler vardır. Günümüzde İngilizcede koyun anlamına gelen "sheep" sözcüğü hayvanın adıdır fakat koyun etine Fransızcada koyun anlamına gelen "mutton" denmektedir.  Bir diğer örnek İngilizcede "pig" sözcüğü domuz anlamına gelir. Fakat domuzun etine Fransızca domuz anlamına gelen "pork" denir. Tıpkı inek anlamına gelen "cow" sözcüğünün sofraya geldiğinde Fransızca "beaf" olması gibi. Bundan şu sonucu çıkarıyoruz. Bu dönemde Anglosaksonca konuşanlar, hizmetkarlık ve çiftçilik gibi işlerle uğraşırken yemek gibi kibar işleri yapanlar ile sofra ve yemek kültürü ile alakadar olanların Fransızca konuştuklarını göstermektedir. Bu nedenle koyunun, domuzun veya ineğin Anglosaksoncası hayvan adı olarak kalırken ve hala İngilizcede varlığını sürdürürken bu sözcüklerin Fransızcaları o hayvanların etlerinin yenmek için işlenmiş hallerini tanımlayan sözcükler olmuştur. 

Yine bu dönemde İngilizcede kullanılan deyimlere Fransızca'dan geçen kelimeler de eklendi. örnek olarak: 

discover - découvrir 

return - retourner 

submit - soumettre 

refuse - refuser 

exercise - exercer 

tolerate - tolérer


Türkçe prens anlamına gelen ‘prince’, ticaret anlamına gelen ‘commerce’, adalet anlamına gelen ‘justice’ gibi Fransızcadan birebir geçen sözcüklerin yanı sıra ufak ses değişiklikleri yaşayan sözcükler de bulunmaktadır. Örneğin;


government - gouvernement  

parliament - parlement 

liberalism - l"iberalisme 

nationalism - nationalisme

duke - duc


İngilizcedeki askeri terimlerin de büyük çoğunluğu bu dönemde Fransızcadan geçmiştir. Zırh anlamındaki "armour", muhafız anlamındaki "guard", kamuflaj anlamındaki "camouflage" gibi sözcükler örnek gösterilebilir. 

Yine bu dönemde İngiliz isimlerinin yerini Fransız isimleri almaya başlar. Değişim önce erkek çocuk adlarında gözlenir; William, Robert ve Richard gibi isimlerin kullanım yoğunluğu artar. Kız çocuk isimleri daha yavaş değişir. Yer ve bölge isimlerinde ise büyük bir değişim yaşanmaz. Bu sürecin sonunda İngilizce artık dönüşüme uğramış bir dil haline gelmiştir. Özellikle asiller arasında konuşulan Fransızca yüzünden İngilizcedeki bazı kelimeler kaybolacak ve yerlerini Fransızca kelimelere bırakacaktır. Sonuçta İngilizce köken etrafında Fransızca kelimelerle örülen dönüşüme uğramış bir dil ortaya çıkar.

İngilizcenin başına gelen üçüncü olay ise 14. yüzyılda 100 yıl savaşları döneminde gerçekleşir. İngiltere Kralı III. Edward'ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337'de başlayan ve ancak 116 yıl sonra 1453'te sona eren savaşlar dizisi boyunca Fransız kültürü Fransızlık ve Fransızca konuşmak vatan hainliği haline gelince entelektüel zümre üniversiteler vasıtasıyla Latinceye döndü. Latince zaten kilise dili olması nedeniyle İngilizce üzerinde belirli bir etkiyi sahipti. Bu etki 16. yüzyılda Shakespeare gibi yazarların şiir ve oyunlarında Latince kelimeler kullanması sayesinde daha da artırmıştır. İngilizcenin en temel sözcükleri arasında yer alan “street”, “candle”, “cheap”, “butter”, “cheese”, “pepper” gibi sözcükler Latince asıllarından İngilizceye geçmiştir. Doğrudan Latinceden alınan kelimelerin yanı sıra sadece Latince ön eklerden türetilmiş binlerce İngilizce kelime vardır. Meşhur bir örnek olarak denizaltı anlamına gelen "submarine" . Latince "alt" anlamına gelen "sub" ve "deniz anlamına gelen "marine" sözcüklerinin birleşimiyle oluşmutru. Yada metro anlamına gelen "subway" gibi. 

Aynı zamanda 16. yüzyıldan itibaren İngilizler dünyanın dört bir yanından pek çok halk ile irtibata geçmeye başlamıştır. İngilizce 1560’larda artık Britanya adasının bütününün dili olmuştur.  İngilizce konuşuyor olmak daha önce bir utanç nedeni sayılıyorken 1500’lü yılların sonuna gelindiğinde artık bir övünç vesilesi olmaya başlamıştır. İrtibatın artması ve Rönesans ile birçok yeni kelime de İngilizceye girmiştir. Matbaanın icadı ile de ortak bir dilin yaygınlaşması sağlanmıştır. Kitapların ucuzlamasıyla okur yazarlık daha da artmıştır. Matbaanın icadı ayrıca İngilizceye standardizasyon getirmiştir. Heceler ve dilbilgisi kuralları belirlenmiş ve Londra ağzı İngilizce standartlaştırılmıştır. 1604’te ise ilk İngilizce sözlük yayımlanmıştır.

18. yüzyıldan itibaren İngiltere dünya gücü haline geldikten sonra, Sanayi Devrimi ve teknolojinin gelişmesi ile yeni kelimelere ihtiyaç duyulması ve İngiliz İmparatorluğu’nun en güçlü döneminde dünyanın dörtte birini işgal etmiş olması neticesinde İngilizce birçok farklı dille karşılaşıp etkileşime girmiştir. Afrika'dan, Hindistan'dan Çin'den ne bulunduysa hiç çekinmeden alınmış oralardan da muazzam bir kelime hazinesi gelmiştir. 20. yüzyıldan itibaren ise Britanya İmparatorluğu dağılmış, İngilizcenin başta Amerikan İngilizcesi olmak üzere yeni ve standardize edilmiş bağımsız çeşitleri yaygınlaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nin dünya gücü olması ve teknolojinin hakim olmasıyla her gün yeni kelimler üretilmeye başlanmıştır.  İletişim teknolojileri başta olmak üzere hemen bütün alanlarda, bilimde, siyasette, uluslararası ilişkilerde, ticarette, sanatta, sporda İngilizce hakim dil olmuştur.  Bu gün dünyada en çok konuşulan dil hangisidir sorusunun yanıtı her ne kadar İngilizce olmasa da, en geçerli uluslararası ortak dil olduğundan hiç kuşku yoktur.  



Anadolu'da Klasik Türk Edebiyatının Doğuşu

İran saraylarında gelişmiş klasik yüksek kültür mirası, Anadolu'da Konya Selçuklu sarayından sonra  Uc Türkmen beyliklerinde örnek al...