Anektodlar

21 Eylül 2019 Cumartesi

Onbinlerin Dönüşü


Pers İmparatorluğu’nda yaşanan bir taht kavgası Yunan tarihçiliğinin önemli isimlerinden Ksenophon’un Anabasis adlı eserine konu olduğundan günümüze kadar ulaşabilmiş ve Eskiçağ Tarihi içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Atina ve Sparta arasında 27 yıl süren M.Ö 431-404 tarileri arasında gerçekleşen kanlı Peloponnessos Savaşı sonlandığında Pers kralı II. Dareios ölmüş yerine büyük oğlu II. Artakserkses geçmişti. II. Dareios’un karısı kraliçe Parysatis küçük oğlu Kyros’un kral olmasını istiyordu. İki kardeş Artakserkses ve Kyros birbirlerinden hoşlanmıyorlardı. Küçük oğlu Kyros’un ağabeyi tarafından öldürüleceği korkusunu taşıyan anneleri Parysatis, Artakserkses’i Kyros’u Batı Anadolu’ya satrap olarak göndermeye ikna etmişti. Böylece Kyros uzakta fakat güven içinde olacaktı. Kyros’un saray çevresinden uzakta olması Artakserkses’in de işine geliyordu.

Fakat Batı Anadolu’da güç toplayan Kyros, ağabeyi II. Artakserkses’i tahttan indirmeye karar verir. Batı Anadolu'da Sardeis kentinde paralı askerlerden oluşan büyük bir ordu toplamaya başlar. Asker toplamada dostluk kurduğu Yunan subayların da desteğini kazanmıştı. Kyros MÖ 401’de Pers kralı ağabeyini ve kendi ordusunu tedirgin edip kuşkulandırmamak için isyan eden Pisidialı kabileleri egemenlik altına almak için sefere çıktığını duyurdu. Fakat durumun farkına varan Artakserkses’in de yakın arkadaşı olan satrap Tissaphernes hemen Susa’ya giderek kralı uyarır. Kyros Kilikia üzerinden geçerek Babil’in kuzeyinde bulunan Kunaksa’ya ulaşmıştı bile. Burada askerlerine gerçek planını açıklar, asker şaşırsalar da geri dönüş için artık çok geçtir. Kyros’un ordusu ve Artakserkses’in ordusu MÖ 399’da Kunaksa’da karşılaşır. Kyros ağabeyini yaralasa da savaş esnasında öldürüldü. Kyros’un öldüğünü duyan askerler geri çekildiler. Geri çekilen onbin Yunan asker yurtlarına dönmek üzere yolculuklarına başlarlar. Bu geri dönüş yolculuğu Anabasis adlı eserine konu olmuştur. Yurtlarına dönmeye çalışan Yunanların maceraları Anabasis’in ana konusunu oluşturur.

Ksenephon

Dönüş yolculuğunda onbin paralı askerin başındaki komutanlardan biri de Anabasis’in yazarı ünlü tarihçi Ksenophon’dur. Atinalı Gryllos’un oğlu olan Ksenophon’un MÖ 430-425 yılları arasında bir zamanda doğmuş olduğu tahmin edilmektedir. Atinalı aristokrat bir ailenin çocuğu olarak Ksenophon, Sokrates’in yanında iyi bir eğitim görmüştür. Antik kaynaklarda geçen şu anektoddan Sokrates ve Ksenophon arasındaki hoca öğrenci ilişkisi anlaşılabilir: Ksenophon birgün yolda Sokrates’le karşılaşır ve Sokrates ona ihtiyaç malzemelerinin nerede satıldığını sorar, o da tarif eder. Sokrates daha sonra erdemli bir insan olmak için nereye gitmek gerektiğini sorar. Treddüt edince Sokrates, “o halde benimle gel de öğren der” . Ksenophon o günden itibaren Sokrates’in öğrencisi olur. Ksenophon vatanından uzaklarda sürgünde ya da seferde hayatını geçirmiştir. Hem asker hem tarihçi olan Ksenophon birçok konuya ilgi duymuş pek çok eser kaleme almıştır. Ksenofon, uzun yıllar Anadolu'yu işgal eden Pers ordularında bulunmuş çoğunlukla İranlıların askeri eğitim ve öğretim düzenleriyle ilgili görüşlerini yazmıştır. Bunlarla birlikte Pers ordularının tüm sefer kayıtlarını tutmuştur. Tarihi eserlerinin yanı sıra monografi biyografi ve felsefe konularında yazılmış eserleri de mevcuttır. MÖ 411-362 yılları arası Yunan dünyasında yaşanan gelişmeleri anlattığı eseri Hellenika adlı eserinden sonra en ünlü eseri kuşkusuz Anabasis’tir. Anabasis Ksenephon'dan yaklaşık bir asır sonra alan rehberi olarak Büyük İskender tarafından İran seferlerinde en önemli kaynak olarak kullanılmıştır. Anabasis, Ksenophon’un macera dolu hayatından bir kesit sunmaktadır. Anabasis’te anlatıldığına göre, Ksenophon Kyros’un seferine arkadaşı Proksenos’un davetiyle katılmıştır. Ksenophon önce hocası Sokrates’e danışır, Sokrates de tanrılara danışmasını söyler. Bunun üzerine Ksenophon Delphoi Apollon Tapınağı’na gider ve onay alır. Kyros’un ordusuna katılmak için Sardes’e hareket eder ve bir buçuk yıl sürecek olan ilginç macerasına atılır.

Ksenophon askerleri komuta ederken

Eski Yunanca çıkış/yükselme anlamına gelen Anabasis kelimesi batıdan doğuya doğru yükseltinin artması, askerlerin dağlık bölgelerden tırmanarak geçmesi sebebiyle bu esere isim olarak seçilmiş olmalıdır. Yedi bölümden oluşan eserin birinci bölümünde Kyros’un seferi anlatılır. Kunaksa Savaşı’nda Kyros’un ölmesi üzerine Yunanlar yabancı oldukları bir coğrafyada yalnız başlarına kalırlar. Pers satrabı Tissaphernes anlaşma bahanesiyle Yunan komutanları çağırıp öldürtünce, ordu başsız kalır. Fakat kendi içlerinden seçilen komutanlarla kısa sürede toparlanıp dönüş yolculuğuna başlarlar. Yunan askerler Tigris (Dicle) nehrini izleyerek kuzeye doğru ilerleyip Karadeniz kıyısına varırlar. Doğu Anadolu’nun zorlu coğrafyasını katedip denize ulaşan Onbinler, denizi gördüklerinde “thalassa thalassa” (Eski Yunanca “deniz”) diye bağırırlar:
“ ...Beşinci gün bir dağa vardılar; dağın adı Thekhes idi. Öncüler dağa vardığında ve denizi gördüklerinde büyük bir gürültü koptu. Ksenophon ve artçılar bunu duyunca ön taraftan da başka düşmanların saldırdığını düşündüler....Çığlık devamlı çoğalıyor ve yakınlaşıyordu, civardaki askerler de devamlı çığlık atan askerlere doğru koşuyordu. Askerlerin sayısı arttıkça çığlık çok daha güçlü hake geldi; Ksenophon artık çok önemli şeyler oluyor diye düşünmeye başladı ve atına atladığı gibi yanına Lykioslu süvarileri alıp yardıma koştu. Hemen ardından askerlerin “Deniz! Deniz!” diye haykırışlarını ve bu haykırışların ağızdan ağıza yayıldığını duydular. Ardından bütün artçı birlikler koşmaya başladı; hem yük hayvanları koşuyordu hem de atlar... Herkes zirveye vardığı anda, komutanlar ve yüzbaşılar da dahil olmak üzere hepsi gözyaşları içinde birbirlerine sarıldılar....” 

Ksenephon eserini yazarken

Tarihçiler, onbinlerin denizi gördükleri yerin Karadeniz’de Zigana Geçidi civarı olduğunu düşünmektedirler. Ordu buradan Makronların sonra da Kolkhosların memleketine gelir. Daha sonra Trapezos (Trabzon) civarında denize ulaşırlar. Bir kısmı denizden bir kısmı karadan ilerleyerek Kerasos’a (Giresun) geldiler. Burada 10 gün konakladıktan sonra Kotyora’ya (Ordu) geçerler. Burada 45 gün konaklayan ordunun daha sonra Sinope’ye geçtiği anlaşılmaktadır. Sinope’den Herakleia Pontike’ye (Karadeniz Ereğlisi) ulaşan Yunan askerlere Herakleialılar dostça davranıp yiyecek temin ettiler. Fakat gelen hediyeleri az bulan Yunan askerler çok miktarda altın para istediler. Bu davranış karşısında tüm mallarını ve kentlerini korumaya alan Herakleialılar, kent kapılarını kapatarak surlara silahlı adam yerleştirdiler. Bunun üzerine Yunanlar kendi aralarında anlaşmazlığa düşerek üç gruba ayrıldılar. Arkadialılar ve Akhaialılardan oluşan birinci grup Bithynia topraklarını talan etmek için gemilerle ayrıldılaar. İkinci grup kara yoluyla Trakya’ya gitmeye karar verdi. Ksenophon komutasındaki üçüncü grup ise deniz yoluyla Bithynia’ya oradan da Trakya’ya ilerlemeye başladılar. Bu üç grubun Kelpe (Kefken) limanında biraraya gelerek toplantı yaptığı ve tekrar birarada ilerleme kararı aldıkları Anabasis’te yazmaktadır. Bithynialıların ve satrap Pharnabazos’un saldırılarıyla baş edip yola devam eden ordu önce Khyrsopolis’e (Üsküdar), oradan da Byzantion’a (İstanbul) varır. Trakya’da talana başlayan ve Trak Seuthes’in komutasına giren askerlere para ödenmeyince huzursuzluk başlar. O esnada Pergamon’da bulunan Spartalı komutan Thibron’un emrine girmek için Lampsakos üzerinden Troas bölgesine geçerek Pergamon’a ulaşırlar.Onbinler 34.650 stadion yani 7000 km’lik yolu bir sene üç ay’da katetmişlerdir.

Onbinlerin İzlediği Yol 

Anadolu'da Klasik Türk Edebiyatının Doğuşu

İran saraylarında gelişmiş klasik yüksek kültür mirası, Anadolu'da Konya Selçuklu sarayından sonra  Uc Türkmen beyliklerinde örnek al...