Anektodlar

15 Eylül 2018 Cumartesi

Binbir Gece Masalları


Dünya edebiyatının en ünlü masal külliyatlarından biri olan Binbir Gece Masalları, 8. yüzyılda sözlü gelenekte ortaya çıkmış olan masalların derlenmesiyle oluşmaya başlamıştır. Buna rağmen masalların esas kaynağı Farsça bir kitaptan gelmektedir. Hikâyelerin çekirdeğini eski bir İran kitabı olan Hezâr Efsâne (Bin Efsane) adlı eser oluşturmaktadır. Masalların nasıl derlendiği ilk kez kim tarafından yazıya geçirildiği kesin olmamakla birlikte 9. yüzyıl da hikâyeleri derleyen ve Arapça'ya çevirenin, masalcı Ebu Abdullah Muhammed el-Gahşigar olduğu görüşü ileri sürülmektedir. Arapça adı “Elf leyle ve leyle” olan bu masal külliyatı, bir çerçeve hikâye içerisinde yer alan pek çok hikâyeden meydana gelmiştir. Çerçeve hikâye kısaca şöyledir: Semerkant Hükümdarı Şahzaman bir gün kardeşi Sâsânî Hükümdarı Şehriyâr’ı görmeye giderken unuttuğu bir şeyi almak üzere geri döndüğünde sarayda karısının ihanetine şahit olur ve onu derhal öldürür. Şehriyâr’ın yanındaki misafirliği sırasında kardeşinin ava gittiği bir gün yengesinin onu daha çirkin bir şekilde aldattığına şahit olur. İki kardeş deniz kenarında gezinirken omuzunda sandıkla bir ifritin denizden çıkması üzerine korkularından bir ağaca tırmanırlar. Ağacın altına gelen ifrit sandıktan bir kadın çıkardıktan sonra uyumaya başlar. İfritin karısı olan bu kadın iki kardeşi görür ve ifriti uyandırmak tehdidinde bulunarak onlarla cinsel ilişki kurarak ifrite ihanet eder. Bunun üzerine iki kardeş bütün kadınların sadakatsizliklerine kanaat getirir. Bu sebeple Sâsânî Hükümdarı Şehriyâr sarayına döner dönmez karısını öldürtür. O günden sonra da her gün bir genç kızla evlenir ve ertesi günü boynunu vurdurur. Padişaha kız bulmakla görevli olup güç durumda kalan vezirin de iki kızı vardır. Büyük kızı Şehrazâd kendini feda etmek pahasına da olsa kadınları bu belâdan kurtaracak bir plan hazırlayarak babasını güçlükle ikna edip padişahla evlenmeyi kabul eder. Gerdeğe girmeden önce de kız kardeşi Dünyâzâd ile görüşme izni alır. Dünyâzâd, önceden kararlaştırıldığı üzere Şehrazâd’dan bir masal anlatmasını ister. Şehrazâd gündüz kız kardeşi Dünyâzâd’tan hikâyeler dinleyecek kendisi de geceleri hükümdar Şehriyar'a anlatacaktır. Şehrazâd ölümünü geciktirmek için her gece hükümdara bir masal anlatamaya başlar. Şehrazâd sabaha kadar devam eden masalı en heyecanlı yerinde keser. Padişah da masalın sonunu öğrenmek için idamı sonraya bırakır. Şehrazâd padişahı böylece 1001 gece oyalar. Masalların sonu geldiğinde, Şehrazâd 'ın Hükümdar Şehriyar'dan üç erkek çocuğu dünyaya gelmiş ve evlilik üzerinden uzun bir süre geçmiştir. Şehriyar bin bir gecedir beraber olduklarını ve onu aldatmasının mümkün olmadığını tüm kadınların sadakatsiz olmadığını da ispat etmiş olmaktadır. Böylece Kralın kadınlara olan öfkesi ve kötü düşünceleri dinmiş, Şehrezâd 'ın sadakatine inanmıştır. Şehrazâd 'ın Şehriyara anlattığı bu öyküler Bin bir Gece Masallarını oluşturan hikayelerdir. Hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilen masalar arasında "Ali Baba ve Kırk Haramiler" ve "Alaaddin'in Sihirli Lambası" da yer almaktadır.

Son şeklini Mısır’da Memlükler devrinde aldığı kabul edilen hikâyelerin birçok değişik yazmaları vardır. Bunlar, 1814’ten günümüze kadar Hindistan, Mısır, Avrupa ve Beyrut’ta defalarca basılmış ve çeşitli dillere tercüme edilmiştir. Bu neşirlerin içinde eksiksiz olanı, 1835 yılında Kavalalı Mehmed Ali Paşa devrinde Mısır'da iki cilt halinde Bulak matbaasında basılandır. Bu baskı daha sonra defalarca tekrar edilmiştir. Binbir gece masalları Avrupa’da ilk defa 18. yüzyılın başlarında Antoine Galland tarafından, kendisine Suriye’den gönderilen bir yazmadan Fransızca’ya çevrilmiştir. Türkçe’ye tercümesi ise ilk olarak Sultan Abdülmecid(1839-1861)  devrinde Ahmed Nazif Efendi tarafından yapılmıştır. Masalların müstehcen tarafları atılarak Terceme-i Elf Leyle ve Leyle adıyla dört ve altı cilt halinde tarihsiz olarak iki defa basılmıştır.

*Kapak resmi Şehrazâd, Şehriyâr’a masal anlatırken. Modern dönemde Dicle Nehri kıyısında Bağdat’ta yapılmış Bin bir Gece Masallarını konu alan bir heykel.

Anadolu'da Klasik Türk Edebiyatının Doğuşu

İran saraylarında gelişmiş klasik yüksek kültür mirası, Anadolu'da Konya Selçuklu sarayından sonra  Uc Türkmen beyliklerinde örnek al...